Yeniden merhaba! Türkiye’den kaçıp dünyanın ücra bir yerinde
kaybolmak isteyenlerin başucu kaynağına tekrar hoş geldiniz!
Kaynak: wehittheroad.com |
Blogun içeriğinde bolca tropik ada olduğu için ne zamandır
es geçiyordum ama artık zamanı geldi. Zira bu ada, gidemediğim yerlerin ilklerinden
biri. Uzun yıllar önce Jim Carrey’nin en güzel filmlerinden biri olan Truman
Show’u izlediğimden beri gitmek istiyorum ama gidemiyorum. Gerçi o filmi
izleyip gitmek istemeyen var mıdır?
Evet, bu yazımızda Pasifik Okyanusu’nun güzel adalar topluluğu
Fiji’ye gidemiyoruz.
Kaynak: warwickhotels.com |
Güney Pasifik’te yer alan ve 332 adadan oluşan güzelim Fiji
Cumhuriyeti, Pasifik adaları arasında en gelişmiş olanlardan bir tanesi. Adı
kendisini çekemeyenler tarafından yamyamlıkla anılan Vanuatu ve her gün biraz
daha suya batan Kiribati gibi daha önce sayfalarımıza konuk olan Pasifik
adalarından çok daha canlı bir ekonomiye sahip.
Kaynak: denarauislandfiji.org |
Haritadan da az biraz görebileceğiniz üzere yüzlerce minik adanın
yanı sıra 2 büyük adadan oluşuyor Fiji. Bunlardan doğudaki Vanua Levu, batıdaki
ise başkent Suva’nın da yer aldığı Viti Levu. Haliyle nüfusun onda dokuza yakın
kısmı da bu iki adadan birinde yer alıyor. Diğer küçük ve masalsı güzellikteki
adaların bazılarında yerleşim var, bazıları ise el değmemiş halde duruyor.
Kaynak: denarauislandfiji.org |
Yaklaşık 5000 yıldır mutlu mesut yaşayan Fijililerin Batı
tarihi sayfalarına çıkması önce 1643’te Avusturalya’yı ararken adayı ziyaret
eden Abel Tasman, sonra da Tonga’da Fiji yerlileri ile tanışan Kaptan Cook ile
oluyor. Tongalılar arasında özellikle ürettikleri malzemelerle hayranlık uyandıran
ve kendilerine Viti diyen bu halka Tongalılar Fisi demiş, oradan da İngilizceye
kayarken Fiji olarak geçmiş. Hatta 19. yüzyılın sonlarına kadar İngilizce
metinlerde Feejee olarak yer almış.
Kaynak: unique-vacation Feejee de sevimliymiş aslında. |
Tabii şimdi tropik güzellik, muhteşem yeşillik falan ama
Fiji’nin de karanlık tarafları var elbette. Çok fazla ülkenin “En Verimli
Yamyam” olarak kayıtlara geçmiş kabile lideri yok mesela. Ama Fiji’nin var,
zira Ratu (kabile lideri) Udre Udre 1800’lerde 900 civarı kişiyi afiyetle
yemiş, yediği her kişi işin bir taş biriktirmiş, öldüğünde de mezarının yanına
bu taşlardan kule yapmışlar. Oğlunun anlattığına göre Utra Utra ile birlikte
savaşa giden diğer kabile liderleri kurbanlarının parçalarını, özellikle
kafalarını Utra Utra’ya hediye eder, yiyemediğini de paket yapıp sonraki öğüne
saklarlarmış. Dolce vita!
Kaynak: whyeveryoneshouldmovetonewzealand Amca, o taşlar nedir ya! |
Fiji ve yamyamlık ilişkisi oldukça derin, günlük yaşamın
parçası halinde hatta. Kabile şeflerini selamlamak için “Ye beni!” demenin
geleneksel olduğu bir halktan aksini beklemek çok mantıklı değil tabii. Ayrıca
yeni bir gemi yapıldığında kütüklerin değil insanların üzerinde (haliyle onları
ezerek) suya indirilirmiş ve insanları böyle ezmeden indirilen geminin çok uzun
süre su üstünde kalmayacağına inanılırmış.
Kaynak: Wikipedia Olay bayağı ciddi. |
Günümüz Fijilileri o günleri “Şeytanlık Çağı” olarak ansalar
da bu gelenekleri Batılıların bölgeye Yamyam Adaları ismini takmasını, uzak
durmasını ve Fiji’nin uzun süre gizemini ve belki de özgürlüğü ve sağlığını
korumasını sağlamış. Zira ada 1874 yılında Britanya kolonisi olduktan bir sene
sonra kızamık salgını başlamış ve nüfusun üçte biri, yani yaklaşık 40.000
Fijili hayata veda etmiş.
Adanın bazı bölgelerinde kabile kültürü kendi içinde
evrimleşerek halen devam ediyor. Mesela bazı köylerde yalnızca lider şapka ve
güneş gözlüğü takma hakkına sahip.
Kaynak: the inertia |
1970 özgürlüğüne kavuşan Fiji, o zamandan beri birkaç tane
askeri darbe görmüş. Arada dalgalanıp durulan demokrasisi ile bu günlere gelen
Fiji, aynı zamanda nüfusuna göre bayağı da büyük bir orduya sahip. Bunun yanında uluslararası arenada da bilinirliği geniş.
Kaynak: shipforworldyouth.org |
Bu arada Fiji’nin sinema dünyasıyla etkileşimi Truman Show
ile sınırlı değil. Brooke Shields ile akıllara kazınan The Blue Lagoon, devamı
olan Return to the Blue Lagoon ve Tom Hanks’in bir voleybol topuyla olan aşkını
anlatan Cast Away de buradaki adalarda çekilmiş.
Kaynak: screenmusings NSFW olmamak için hunharca çabaladım. |
Kaynak: socialnewsdaily.com |
Tropik cennet ve hayallerin balayı lokasyonu olan Fiji,
dalıştan nefis yemeklerin tadımına, rugby maçı izlemekten yağmur ormanlarında
dolaşmaya, sörften golfe kadar pek çok seçenek sunuyor misafirlerine. Tabii
isterseniz kumlara serilip hiçbir şey yapmama özgürlüğünüzü de
kullanabilirsiniz.
Kaynak: wallpaperbeta |
Kaynak: Travelonline |
Kaynak: island-spirit.org Hanım, kalk gidiyoruz. |
Ayrıca Fiji’ye gitmek için en güzel nedenlerden biri de Taveuni
adası olsa gerek. Gün değiştirme çizgisinin geçtiği bu adaya giderseniz bir
ayağınızı düne, bir ayağınızı bugüne basabilir, sürreal anılar elde
edebilirsiniz.
Kaynak: fijiguide Bir taraf bugün, bir taraf dün. Çok acayib. |
Ama neden gidemiyoruz, üstelik vize bile yokken? Zira gidiş
dönüş minimum 60 saatten ve 4.500 liradan başlıyor. Aslında cebinizde para,
ruhunuzda da heyecan varsa anında bilet alabilirsiniz bence. Bu fiyat 2’şer aktarmalı (biri Dubai vb,
diğeri Avustralya) uçuşlar için geçerli tabii. Dilerseniz 19.000 liraya mal
olacak tek aktarma seçeneğini de kullanabilirsiniz. Abartı tabii, maksimum 9.000
liraya halledersiniz doğru tarihi bulursanız. THY ile Avustralya, oradan Fiji
Airways ile ver elini mutluluk…
Kaynak: gulfbusiness |
Yıllarca süren bir hayali de böylece yazıya döküp
rahatladıktan ve Truman’ın hocasının kalp kıran “Çok geç kaldın, Truman. Keşfedecek bir yer kalmadı." repliğini
hatırladıktan sonra size böyle şeyler söyleyen insanlarla karşılaşmamanız
dileğiyle bir sonraki yazıya kadar veda ediyorum.
Kaynak: cemcemii Ne sahneydi be! |
“Good morning, and in case I don't see ya, good afternoon,
good evening, and good night!”
Kaynak: fiji4sight |
Kaynakça
Wikipedia
IMDB
Skyscanner
http://wikitravel.org/
http://www.educationabroadnetwork.org/blog/10-facts-you-didnt-know-about-fiji/
http://www.fiji.travel/
Blogunuz çok güzel yeni incelemeniz ne zmn olur? :)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim, beğendiğinize sevindim.
SilAslında blogu yeni siteye taşımaya çalışıyorum ve yeni yazıyı da yeni siteyle beraber koyayım diyordum ama sanırım o iş uzayacak. Yani şu gündem biraz sakinleşince yeni bir yazıyla ortaya çıkarım sanırım :)