25 Kasım 2010 Perşembe

Patagonya

Şahsen seyahat etmeyi çok severim. Hatta günlerimi yapmak istediğim seyahatler için yaşarım desem çok da abartılı olmaz. Maalesef şu ana kadar Avrupa’nın ve Türkiye’nin sayılı bölgeleri dışında çok da fazla yolculuk yapamadım. Yine de, her gün uçak bileti fiyatlarını kontrol etmekten geri kalmıyorum.
İnsanlar seyahatlerde çok şey öğrenir, yaşar, deneyimler. Bunları diğer insanlarla -sözlü ya da yazılı olarak - paylaşmaktan da hoşlanır. Ancak ben bu sefer daha farklı bir yöntem seçtim; gittiğim yerleri değil, gitmediğim ve gitmek istediğim değişik yerleri sizlerle paylaşmaya karar verdim. Bu serinin ilk yazısı ise, Patagonya.
Patagonya, dilimizde değişik bir anlam taşır. Beğenmediğimiz insanları Patagonya’ya yollarız ya da işlerin ne kadar saçma olduğunu belirtmek için “Patagonya’da bile böyle olmuyor” deriz.* Çok çekmiştir elimizden bu doğa harikası masum bölge…

Öncelikle isminden başlamak gerekirse, Patagonya kelimesinin etimolojisi için birkaç farklı görüş bulunduğunu söyleyebiliriz. İlki, yerli halkı gören Magellan’ın, kendi Spaniardlarından epey uzun olan ve kaba kıyafetler giyen bu insanlara efsanevi bir dev olan “Patagon”un adını taktığıdır. Bir diğeri, yine yerli halkın, ayaklarına giydikleri kalın tüylü deri ayakkabılar yüzünden İspanyolca ayak anlamına gelen “pata” kelimesinden Patagonya’nın türediğidir. En sonuncusu ise, bunun yerli halk tarafından bölgeye verilmiş bir isim olduğudur.
Patagonya, kabaca Şili ve Arjantin’in güneydeki bölgelerine verilen ortak bir addır. Güney Amerika’nın en ucuna kadar olan bölgeyi kaplar ve Tierra Del Fuego ile sona erer. “Ateş Toprağı” anlamına gelen Tierra del Fuego ise benim kişisel Patagonya sevgimin özünü oluşturur.
Patagonya tarihinde yer alan iki ünlü gezgin bulunuyor. Bunlardan ilki kaşif Magellan. 1520’li yıllarda bölgede dolaşan Magellan, klasik batı tarihçiliğiyle bakarsak, bu bölgelerin “kaşif”i konumunu almış. Oysaki milattan 10.000 yıl öncesinden beri bu bölgede yaşayan insanlar, muhtemelen bu nitelemeyi beğenmezlerdi. Bir diğer ünlü gezgin ise, Darwin. Kendisi ünlü “Beagle” ile gelip bu bölgede 5 yıl kadar çalışmış ve bölgenin faunasını inceleyerek evrim teorisi hakkında çalışmalarda bulunmuş.
Patagonya’ya gitmek için iki seçenek var, ya Şili’ye ya da Arjantin’e uçup oradan güneye doğru inmek… Bu iniş sırasında cennetsel manzaralara tanıklık edeceğinizi, hiç gitmemiş olsam bile, garanti edebilirim. Dünyanın sonuna doğru ilerlerken dünyanın daha da güzelleşmesi gibi değişik düşüncelere dalmadan önce Tierra del Fuego’ya varmış olabilirsiniz.


Tierra del Fuego, gerçek anlamda dünyanın sonu. Buradan sonraki durak Kutup bölgesi. Ama bu durum size burada insan yaşamadığı gibi bir fikir vermesin. Tüm Patagonya’da, çok düşük yoğunlukta bile olsa, insan yerleşimi bulunuyor.** Tierra del Fuego’daki Ushuaia ise bu yerleşimlerin son noktası olarak anılıyor ve fotoğraflarda çok güzel görünüyor. Gidip gerçekten bu kadar güzel mi diye bakmak ise biz seyahat delilerine kalıyor.

Bu kent (kasaba?) Beagle Kanalı’nın kenarında yer alıyor. Bu kanalı sonuna kadar takip ederseniz Jules Verne’in bahsettiği “Dünyanın Sonundaki Deniz Feneri”ni görebilirsiniz. Bölgede turizm gittikçe gelişiyor. Bunun sebebi, insanların yakında yok olacak buzdağlarını gidip görme sevdasından olabilir. Gerçekten de buzdağı ve fiyort gezileri Patagonya’nın ana geçim kaynaklarından bir tanesi.

Doğal olarak, endüstrileşmemiş ve henüz kirlenmemiş bu bölgede çok çeşitli hayvanlar bulunuyor. Burada yaşayan kutup bölgesi hayvanlarının çoğu endemik tür ve bölgedeki çeşitli ulusal parklar UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alıyor. Bu yazıya ise sadece en değişik olan dört hayvanın resmini koymakla yetiniyorum, diğer türler için Google ve Wikipedia yardımcı olacaktır.
Karşınızda Ateştaçlı Sinekkuşu,
Macellan pengueni,

Caracara,

Ve Guanaco…

Son olarak; Şili ya da Arjantin’e ucuz bilet görürseniz haber verin. Ayrıca neredeyse tüm Güney Amerika ülkeleri gibi Arjantin ve Şili Türkiye’ye vize uygulamıyor (Arjantin, Şili, Japonya gibi ülkelerin bize vize uygulamamasının sebebinin “Çok uzak, zaten gelemezler; gelebilenler de zengindir nasılsa, para harcarlar burada” düşüncesi olduğu kanısındayım).
Bu haftaki “Gezelim Görelim” yazımız burada sona eriyor. Dünyanın başka bir bölgesinde buluşuncaya kadar, Bon Voyage!


Kaynakça:
* http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/16046815.asp?yazarid=249&gid=61
** http://en.wikipedia.org/wiki/Patagonia#Population_and_land_area

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder