Kraliçe Elizabeth, üzerine kayıtlı bir pasaport olmadan 116
ülkeyi ziyaret etmiş 60 yılda. Biz hala “öf pasaporttaki biyometrik resimde
iğrenç çıkmışım” diye takılıyoruz. Kraliçe olmak vardı şu hayatta. Kadının
dünyanın her tarafından yönettiği bir yer var. Bu yerlerden ünü boyutundan
büyük olan bir tanesi de bugünkü yazımızın konusu olacak. Güney Atlantik’in
dertli adalar topluluğu Falkland huzurlarınızda!
Fauna ve flora demişken tabii ki İngilizlerden
bahsettiğimizi hatırlamak gerekiyor. Beraberlerinde gelen kediler, tilkiler ve
fareler adaların kuşları için tehlike yarattığı için kuşlar yuvalarını sahilden
uzak kayalıklara kurmaya başlamış. Bununla kalmayı getirdikleri 22 bitki de
doğal florayı negatif etkilemeye başlamış. Yani, bir adaya neden tilki gelir?
Büyük ihtimalle rütbeli bir İngiliz subayı tilki avını sevdiği için…
Evet, bayraklarında koyun var. Zira 19. yüzyılın ortasından
beri adalıların başlıca geçim kaynağı koyunculuk. 3.000 kişiden az insanın
yaşadığı adalarda 500.000 tane koyun olunca öyle oluyor zira. Tabii son
zamanlarda ekonomik gelir kaynaklarını çeşitlendirmek üzerine çalışmalar
yapmışlar ve turizm ile balıkçılığın da ekonomide iyi bir yeri olmasını
sağlamışlar. Ama 500.000 koyun nedir arkadaş?
Falkland Adaları Doğu Falkland, Batı Falkland ve yüzlerce
küçük adacık olarak ayrılıyor. İspanyolca adı Malvinas adaları olsa da bu ismin
adada kullanılması pek hoş karşılanmıyor, zira Falkland üzerindeki en son
hükümranlık savaşının tarihi çok eski değil, 1982’de adalar yüzünden Britanya
ve Arjantin karşı karşıya gelmiş, ki bilenler ya da hatırlayanlar elbette
çıkacaktır.
Hikayeye başından başlayalım. Adaların keşfi ve aidiyeti
konusundaki tartışmalar 1600’lerin başına kadar gidiyor. Zaman zaman Patagonya
yerlileri tarafından ziyaret edilse de Avrupalılar geldiğinde adaların
yerleşimsiz olduğu söyleniyor. 1600’de Hollandalı bir kaşif adalara ayak
basıyor ve kendi adından alarak adalara Sebald adaları diyor. Bu isim uzun süre
Hollanda haritalarında kendine yer alıyor. Sonra 1690’da rotasından sapan
Britanyalı kaptan John Strong iki ada arasındaki kanala geliyor ve buraya
gezisini finanse eden 5. Falkland Vikontu’nun onuruna Falkland Kanalı diyor.
Daha sonra Fransızlar gelip yerleşim kuruyorlar,
Britanyalılar Fransızlardan habersiz olarak gelip adayı Kral III. George adına
sahipleniyorlar. İspanyollar boş
durmayıp Fransız kolonisini ele geçiriyorlar, sonra da İngiliz yerleşimine
saldırıyorlar. İki ülke savaşın eşiğine geliyor. Sonra bir barış anlaşması
yapılıyor.
Bundan sonrası da aynı bir önceki paragraftaki gibi
gelişiyor; İspanyollar, İngilizler, sonrasında Arjantinliler ve hatta bir ara
ortama dahil olan bir savaş gemisiyle Amerikalılar adanın tarihinde kendilerine
yer buluyorlar. Sonuç olarak ada Britanya’da kalıyor ve Arjantinlileri mutsuz
ediyor. Eh, mevzuyu masa başına çözemeyince 1982’de Arjantin Falkland’ı istila
ediyor. Aslında bu durum bir nevi bizdeki “Atatürk’ün evi bombalandı!” durumuna
benziyor, yönetimdeki askeri cunta ekonomik düzensizlik ve iç baskıdan dolayı
böyle bir hamle yapıyor büyük ihtimalle. Savaş 2 aylık bir sürede Britanya
zaferiyle bitiyor, 255 İngiliz ve 649 Arjantin askeri ölüyor. Tabii 3
Falklandlı ve kayıtlara geçmemiş pek çok koyun da maalesef hayatını yitiriyor.
Bu arada “Britanya’nın ne işi var orada, tabii oralar
Arjantin’in olmalı” diye düşünenler varsa, adada kimin hükmünün geçmesi için
oylama yapılıyor ve halk kesinlikle Arjantin’i istemediğini gösteriyor. Vox
populi vox dei!
Neyse, savaşları arkamızda bırakıp adanın güzelliklerinden
bahsetmeye başlayalım. Falkland Artik kuşakta yer alıyor. Bu yüzden hava
sıcaklığı yıl içinde genel olarak 15 derece ile -5 derece arasında dolaşıyor.
Evet; adalar, Arjantin falan deyince aklınıza sıcak tropik yerler gelmiş
olabilir ama burada daha ziyade penguen falan var. Ormanlar falan da hak
getire, bitki örtüsü tundra. Kutup altı ilkimi işte. Ama çok güzel bir yer,
hakkını yememek lazım. Tam fotoğrafçılara, balıkçılara ve kalabalıktan kaçanlara
göre.
Hepsi bir arada! |
Falkland böyle bir yer işte dostlar. Peki, nasıl gidilir?
Öncelikle başkent Stanley’e gideceksiniz, çünkü asfalt yollar gibi
havalimanları da orada bulunuyor. Stanley’e nasıl gideceksiniz? Orası biraz
zor. Uçak bileti siteleri fiyat çıkaramıyorlar. Ya Londra’dan Savunma
Bakanlığı’na bağlı ticari olmayan uçuşları kullanacaksınız (2.000 pound’dan
başlıyor) ya da Güney Amerika merkezli LAN Havayolları’nı kullanacaksınız.
İkincisi için önce Şili, Santiago’ya gitmeniz lazım. Ondan sonra her cumartesi
700-800 pound verip Stanley’e doğru uçağa binebilirsiniz. Her türlü 2 gün veya
fazla süren bir yolculuk olacaktır. Ya da uygun bir cruise gemisi bulup
denizden gidebilirsiniz. Size kalmış. Çok da zor değil aslında, değil mi?
Dünyanın başka enteresan bir yerinde görüşene kadar, ciao!
Kaynaklar:
Wikipedia
www.falklandislands.com
www.lan.com
http://latimesblogs.latimes.com/world_now/2012/02/why-are-the-falklands-so-important-to-argentina-britain-and-senn-penn.html
www.huffingtonpost.co.uk
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder